Malta’nın güneydoğusunda yer alan Marsaxlokk, adını liman anlamına gelen Arapça “Marsa” ve güney doğu anlamına gelen “xlokk” kelimelerinin birleşimiyle elde etmiştir. 

1890 senesinde nüfusu sadece 210 iken, son yapılan sayımda 4000’e kadar yükseldiği tespit edilmiştir. Basit yaşam tarzı ve doğal güzellikleri nedeniyle giderek çok daha fazla insanın yaşamak istediği bir yer haline gelen Marsaxlokk, bu az denebilecek nüfusuna ve sadece 5 kilometrekarelik yüz ölçümüne rağmen Malta’nın en büyük balıkçı köyü ve en önemli liman yerleşimidir.

Tarihçe

Tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan bu küçük liman kasabasında ve çevresinde yapılan kazılarda, kökeni neolitik çağa kadar uzanan kalıntılara rastlanmıştır. Ünlü devlet adamı ve filozof Cicero’nun Verrem’de isimli eserinde, Marsaxlokk körfezine bakan Juno Tapınağı’ndan söz edilir. Bu kutsal tapınak, Marsaxlokk’un tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olmasının en önemli sebeplerindendir.

Bugün turistik bir cazibe merkezine dönüşmeden önce bu şirin balıkçı kasabası, İkinci Dünya Savaşı sırasında müttefik birliklere ev sahipliği yapan oldukça stratejik bir noktaydı. Örneğin Mihail Gorbaçov ile George Bush arasında yapılan ve tarihi açıdan büyük öneme sahip toplantı da yine burada yapıldı. Denizcilikleri ile ünlü Fenikeliler burayı gemilerini demirlemek için kullanırlardı, Büyük Malta Kuşatması’nda Türklerin ilk indikleri sular da yine buralardı.

Jeopolitik konumundan dolayı sürekli fethedilme isteğiyle saldırılara maruz kalan Marsaxlokk, her seferinde yeni kaleler inşa edilerek daha güçlü hale getirilmiştir. Bunların en ünlülerinden birisi de Osmanlılara karşı yapıldığı düşünülen Saint Lucian Kalesi’dir. Körfezi tepeden gören bu kale uzun yıllar, körfezi denizden gelen tehditlere karşı korumuştur. İçinde bulunan gözetleme kulesi kasabanın ikinci en büyük kulesidir.

Balıkçılık

Antik çağlardan bu yana balıkçılığın ada için önemi büyüktür. Bugün bile ada sakinlerinin birçoğu yaşamını balıkçılıkla sağlar ve tüm takımadaların balık ihtiyacının üçte ikisinden fazlası bu sulardan sağlanır.

Luzzus adı verilen geleneksel balıkçı tekneleri hala aktif olarak kullanılmakla birlikte, Marsaxlokk’un tanıtımında da önemli rol oynar. Bugün internette bu balıkçı kasabası ile ilgili araştırma yapmak istediğinizde karşınıza çıkacak olan görsellerin pek çoğu bu ilginç ve renkli balıkçı teknelerine ait olacaktır. Teknelerin pruvalarının her iki yanında göz şekilleri bulunur. Kötü ruhlardan koruduğuna inanılan bu gözlerin eski bir Fenike geleneğine dayandığı söylenir ve ayrıca Yunan ve Mısır mitolojilerindeki “Osiris’in Gözü” olduğuna inanılır. Teknenin hangi renge boyalı olduğu ise genellikle teknenin nereden geldiğini belirtmek için önemli bir ayrıntıdır. Örneğin tekne kırmızı renkliyse Aziz Paul koyundan, sarı renkli ise muhtemelen Msida’dan veya Aziz Julian’dan gelmiştir.

Image
3

Ulaşım

Malta Uluslararası Havalimanı’ndan 6 kilometre uzaklıkta yer alan Marsaxlokk kasabasına ulaşım son derece kolaydır. Gün içerisinde hem kasabanın merkezine hem de koylarına ulaşım sağlayabileceğiniz birçok otobüs seferi düzenlenmektedir. Oldukça küçük bir kasaba olan Marsaxlokk’ta özel araçla seyahat etmek de iyi bir seçenek gibi görünebilir ancak Xrobb l-Ghagin gibi dağlık bölgelerinin, burayı hiç bilmeyenler için zorlu lokasyonlar olduğunu da ekleyelim. 

Gezilecek Yerler

Arnavut kaldırımlarının her sokağa halı gibi serildiği, kiliseleriyle ve mimari harikası evleriyle gezmekten büyük keyif alacağınız bu şirin balıkçı kasabası, gezilecek yerlerinin güzelliği haricinde Akdeniz’in en güzel balıklarını yemek için de en ideal yerlerden. Hatta belki de en güzeli. Sahil boyunca uzanan restoranlarda her çeşit deniz canlısını, üstelik oraya özgü pişirme ve servis yöntemleriyle tatma imkânınız var. Tarih boyunca balıkçılığı ile ünlü olan Marsaxlokk’ta balık yemek, yapılacak aktiviteler arasında en cazibi. Hele bir balıkseverseniz. Ama elbette kasabanın sundukları bu kadarla sınırlı değil. Evlerde kullanılan taşların kehribar rengi, denizin kristal mavisi ve renkli tekneleriyle kendinizi rengarenk bir masalın içerisinde hissettiren atmosferi, daha ilk adımdan “İyi ki gelmişim” hissi yaşamanıza neden oluyor.

Marsaxlokk Kilisesi: 1846 yıllarına kadar yakın kasabalardan balıkçılık yapmak için körfeze gelenler, bu tarihten sonra Marsaxlokk’a yerleşmeye başladılar. 19. yüzyılın sonlarına doğru ise bağımsız bir kasaba haline gelen Marsaxlokk’ta kiliseler inşa edilmeye başlandı. Bu kiliselerin en ünlüsü, Pompeii’nin Madonna’sı olarak bilinen Meryem’in Tespihi kilisesidir. Her yıl 8 Mayıs’ta, Ağustos ve Ekim aylarının ilk pazar gününde dini kutlamalar yapılır. Ana meydanda yer alan kilise yerel sanatçı Giuseppe Cali’nin tablolarıyla bezeli, son derece etkileyici bir iç mekâna sahiptir. 19. yüzyıldan kalma bir Roma Katolik kilisesi olan kilise, gerek mimarisi gerek karışık iç planlarıyla Malta kültürünün tipik bir örneği olarak karşımıza çıkar.

Aziz Lucian’ın Kulesi (St. Lucian Fort): İkinci Dünya Savaşı’nda mühimmat deposu olarak kullanılan kule, kasabanın yaklaşık bir kilometre uzağında yer alır. 17. yüzyıldan kalma kulenin Türk saldırılarına karşı yapıldığı belirtiliyor. Birzebbuga limanını yukarıdan gören manzarası ve görkemli görüntüsüyle burayı ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında gelen kule, şimdilerde Malta Su Ürünleri Araştırma Merkezi tarafından kullanılıyor.

Aziz Petrus Havuzu: Köyün doğu kıyısında yer alan Aziz Petrus Havusu, köyün en sevilen plajlarının başında geliyor. Durgun suları nedeniyle havuz yakıştırması yapılan plaja ulaşım biraz güç olsa da bu durum akın akın denize girmeye giden kalabalıkları pek etkilemişe benzemiyor. Eğer yazın yüksek sezonda ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, bu havuzu birçok kişiyle paylaşmayı göze alarak gitmek gerek.

Image
1

Kalanka Koyu: Genelde bütün gözler Aziz Petrus Havuzu’nda olduğu için bu koy nispeten çok daha sakin. Şehir merkezinde oluşu nedeniyle ulaşımı kolay, gölgelik ve pırıl pırıl davetkar sulara sahip. Bu özellikleri, onu yerli halk tarafından daha çok tercih edilir kılıyor.

Tas-Silg Arkeolojik Alanı: Aynı isimde bir şapel ve bir kaleyi de sınırları içerisinde barındıran Tas-Silg, binlerce yıllık medeniyetlerin izleriyle dolu bir sit alanı. Marsaxlokk merkeze on beş dakikalık yürüme mesafesinde olan bu tarihi mekanın her yeri gezi yapmaya elverişli değil, çünkü arkeolojik kazılar hala devam ediyor ancak 19. yüzyıla tarihlenen kale ve şapel ziyaretçi kabul ediyor. Bölge, aynı zamanda sokak hayvanları için bir rehabilitasyon merkezi olan The Island Sanctuary’ye de ev sahipliği yapıyor. Oraya kadar gitmişken içeri girip birkaç köpeğin başını okşamak ve sevgi gösterilerine maruz kalmak gününüzü kesinlikle güzelleştirecektir.