“Bir dili öğrenmenin yolu grameri kusursuz bir şekilde bilmekten değil, bildiklerini kullanmaktan geçer. Sosyal yaşam içerisinde dili kullanabiliyor olmak, öğrenmenin en etkili biçimidir.”
İngilizce veya başka herhangi bir dili öğrenirken kendinizi bir bebek gibi düşünmelisiniz. Örneğin; ilk kelimelerinizi annenizden veya babanızdan duyduğunuz kadarıyla telaffuz ediyorsunuz, anlamını onların size öğrettiği kadarıyla biliyorsunuz. Çünkü onların konuştuğu ana dili ilk kez o ortamda duyuyorsunuz. İşte yetişkinler için de aslında bu durum hemen hemen böyle. Öğreneceğiniz dilin konuşulduğu bir yerde olmanız size daha fazla fayda sağlıyor. Bu sayede daha çok kelimeye maruz kalıyor ve daha fazla konuşmak zorunda oluyorsunuz. İşte tam da bu sebeple öğrenmek istediğiniz dili yerinde öğrenmeniz son derece önemli.
Ülkenizdeki dil kurslarında aldığınız gramer eğitimleri ne yazık ki tek başına yeterli değil; bir dili tam olarak öğrenebilmenin yolu insanlarla diyalog halinde olmaktan ve öğrendiğiniz bilgileri günlük hayatta pratiğe dökmekten geçiyor. Bu yüzden öğrenmek istediğiniz dilin konuşulduğu bir ülkede bulunmanız, dili kendi mutfağında öğrenmeniz anlamına gelir ve oldukça etkili bir yöntemdir.
Gelelim İngilizcenin mutfağının neresi olduğuna. İngilizce, şu anda tüm dünyanın ortak dili olmasına rağmen onu doğru ve etkili kullanabilen kişi sayısı çok sayılmaz. Bu sebeple İngilizceyi yeni baştan öğrenen veya seviyesini geliştirmek isteyen insanların sayısının fazlalığı da yadsınamaz. Peki, bu kişiler İngilizceyi öğrenmek için ne yapmalılar? Kimileri dizi ve filmlerden yararlanırken kimileri de bir dil kursuna yazılmayı tercih ediyor. Ancak dili öğrenmenin en kolay yolu az önce bahsettiğimiz “mutfağına inme” yönteminden geçiyor.
Mesela bir örnek verecek olursak; İngilizcenin en çok konuşulduğu ülke Birleşik Devletler ve Birleşik Krallık’tır. Bu sebeple insanlar pratik yapma şanslarının daha yüksek olacağını düşündükleri için bu ülkelere seyahat ederler, hatta buralarda bir süre konaklarlar. Başka bir örnek daha verelim; İngilizce öğrenmeyi kurslara giderek halletmek isteyenler, özellikle Malta’yı tercih eder. Çünkü Malta, İngilizce dil okullarının çok sayıda olduğu bir ülkedir. Sayılarının fazla olmasının yanı sıra bu okullar çok kaliteli ve prestijlidir. Ayrıca Malta’da dil kursuna gitmek, diğer ülkelere nazaran çok daha ucuzdur. Hatta bu sebeple, her yıl binlerce öğrenci Malta’ya dil okullarına kayıt olmaya gelir. Böylece hem ülkeyi gezmiş hem de dili yerinde öğrenmiş olurlar. Yalnızca gramer öğrenmekle kalmayıp; sokaklara inerek, insanlarla diyalog kurarak dil gelişimlerini tamamlarlar.
İster evde kendi kendinize öğrenmeye çalışın, ister özel ders alın bunların hiçbirisi İngilizceyi yerinde öğrenmek kadar etkili ve hızlı olmayacaktır. Çünkü tıpkı tüm dillerde olduğu gibi İngilizceyi öğrenmenin de belli başlı teknikleri vardır. Temel gramer eğitiminin yanı sıra yazma, konuşma, dinleme ve okuma becerilerinizi aynı anda çalıştırıp kullanmalısınız. Bunların hepsini aynı anda yapabilmeniz için İngilizceyi nerede öğreneceğinize karar vermelisiniz. Yurt dışına çıkmak zorunda değilsiniz, yeter ki İngilizcesi ana dili olan biriyle bolca iletişime geçin. Böylece aksanlara da hâkim olma şansını yakalarsınız.