Image
Yeni Başlayanlar İçin Malta

“Avrupa’daki çok kültürlülüğün renkli bir yansıması olan Malta, sadece doğal güzellikleri için değil, zengin kültürü ve mimarisi için de gezilip görülmesi gereken bir ada ülkesi.”

Malta büyüklü küçüklü toplamda beş adadan oluşur. Bu takımadalar başta Malta olmak üzere Gazo, Filfala ve Coominotto’dur. Ülkenin başkenti Valetta’dır. Sıcak yaz günlerinde tatilcilerin kaçtığı ilk yerlerden bir tanesi olması dışında öğrencilerin dil eğitimi için gittikleri ülkelerin başında gelir. Tertemiz denizi, altın rengi kumu ve hareketli gece hayatı ile Malta’yı tanınmaya hazır mısınız? Hadi başlayalım.

Valetta

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Valetta, ülkenin hem başkentidir hem de en eski şehirlerinden bir tanesidir. Valetta ismi; 1565 yılındaki Malta Kuşatması sırasında Osmanlı ordusuyla savaşan Jean de Valette’den gelir. Bu savaşın etkisiyle beraber şehirde çoğunlukta olan ve 16.yüzyıldan kalma tarihi yapıları görmek mümkün. Örneğin; şehre ilk geldiğinizde surlarla karşılaşacaksınız. Devamında Victoria Gate, Upper Barakka Gardens, St. Elmo Kalesi, St. John’s Katedrali gibi tarihi yapılarla tanışacaksınız. St. John’s Katedrali’nde ünlü İtalyan sanatçı Caravaggio’nun ‘Vaftizci Yahya’nın Başının Kesilmesi’ isimli tablosu yer alıyor. Sanatçının imzasını taşıyan tek eser olması sebebiyle bu ünlü tabloyu mutlaka görmelisiniz.

Uusal Arkeoloji Müzesi, Aziz Mary Kilisesi, Üstat Sarayı, Lascaris Savaş Odaları, Hal Saflieni ve Haqar Qim gibi gezilecek yerleri listenizde mutlaka bulundurmalısınız. 16. yüzyılda Aziz John Şövalyeleri tarafından kurulduğu için “Şövalyelerin Şehri” olarak bilinen bu harika kenti çok seveceksiniz.

Üç Şehirler: Birgu, Bormla ve Isla

Valetta’dan bahsetmişken hemen karşı kıyısında bulunan Üç Şehirler’i anlatmadan olmaz. Birgu (Vittorioso), Bormla (Cospicua) ve Isla (Senglea) şehirleri Valetta’dan çok daha eskidir. St. Jean Şövalyeleri, Osmanlı Kuşatmaları sırasında bu üç şehre yerleşmiş ve direniş göstermiş. Bu savunma hattı, yaklaşık 6-7 bin yıl öncesinden söz etmemize rağmen tarihi yapılarını ve sokaklardaki ruhunu asla kaybetmemiş. Üç Şehirler’i tanıtmak için yapılan tekne turlarına katılmanızı tavsiye ederiz. Çünkü bu turlar sayesinde şövalyelerin ilk yerleşim yerlerini, koca kubbeli kiliseleri, savaşın enkazlarını taşıyan Aziz Angelo Kalesi’ni görebilirsiniz.

Gozo Adası

Malta Adası’ndan sonra ülkenin en büyük ikinci büyük adasıdır. Burada; Ta Pinu Kutsanmış Bakire Ulusal Tapınak Bazilikası, St. George Bazilikası, Gozo Kalesi, Heart of Gozo Müzesi ve Ggantija Tapınakları’nı gezebilirsiniz. Gozo Adası son zamanlarda çok popülerleşti. Çünkü Game of Thrones dizisinin bazı sahneleri Azur Penceresi’ndeki kayalıklarda çekildi. Bu yüzden adada en çok ziyaret edilen nokta burası. Yine burada bulunan ve “Deep Blue Hole” olarak bilinen doğal yapı da oldukça dikkat çekiyor. Avrupa’nın en iyi dalış yerlerinden bir tanesi olan Blue Hole aslında bir mağara. Dalgaların ve rüzgârların zamanla oluşturduğu bu oyuğun içinde birçok balık türüne rastlamak mümkün.

Gozo Adası’ndaki bir başka önemli bölge ise Xwejni Körfezi’dir. Burayı görmenizi neden öneriyoruz biliyor musunuz? Çünkü burada bulunan ve “Salt Pans” olarak bilinen tuzlalarda, tuz hasadının nasıl yapıldığını görebilirsiniz. Şöyle ki; bahsettiğimiz tuzlalarda geçmişten beri doğal yöntemlerle tuz toplanıyor. Gelenekselleşmiş olmasına rağmen bu yöntem unutulmaya yüz tutmuş. Bu sebeple tuzun sofralarımıza gelme hikâyesini öğrenmek için bu deneyimi tatmalısınız. Ayrıca buraya kadar gelmişken Gozo’daki kalamar, midye, ahtapot gibi leziz deniz ürünlerinin tadına bakmayı da unutmayın.

Comino

Malta’daki en az nüfuslu yer olması bakımından sakinlik sevenlerin en çok gittiği yerdir. Özellikle dalış eğitimleri ve rüzgâr sörfleri burada yapılır. Masmavi ve cam gibi suyuyla Comino, deniz tutkunlarını heyecanlandırabilir. Özellikle Mavi Lagün olarak bilinen plaj çok ünlüdür. Kumları bembeyazdır ve bu sebeple kendinizi sanki Maldivler’ de gibi hissedersiniz.  Fotoğraf çekmeyi sevenler buranın eşsiz denizini ve su altı görüşünü fotoğraflayabilirler.

Marsaxlokk

Fenikeliler döneminde kurulmuş olan bu şirin balıkçı kasabası geleneksel kayıkları ve tekneleriyle meşhur. “Luzzu” olarak bilinen bu kayıkların üstündeki göz figürü oldukça dikkat çekici. Bu figüre neredeyse iki adımda bir rastlamak mümkün. Bilinene göre göz figürü, Mısır mitolojisindeki tanrı Osiris’in gözüdür. Kasaba halkı tarafından tıpkı nazar boncuğu gibi önemli bir sembol olarak görüldüğü için bu kadar sık karşılaşılmasına da şaşmamak gerekiyor. Adada olmanın hissine kapılmanın yanı sıra bu rengârenk kayıkların bulunduğu ve balıkçıların ağlarını ördüğü kıyı şeridinde yürümek çok keyifli. Eğer gittiğiniz yerlerde alışveriş yapmayı ve hediyelik eşya bakmayı seviyorsanız tam size göre bir önerimiz daha var. Burada haftanın her günü kurulan yöresel pazarlara uğrayarak tekne minyatürlerini, Malta haçını, şövalye biblolarını satın alabilirsiniz.

Sliema

Malta’dan bahsediyorken sosyalleşmek için nerelerin daha uygun olduğunu söylemeden geçemeyiz. Çünkü buraya hem öğrenciler hem de iş insanları oldukça sık seyahat ediyor. İşte bu kişiler zamanlarını iyi değerlendirmek ve ülkeyi tanımak için dolaşabilecekleri yerleri merak ediyorlar. Bu yerlerin arasında Sliema’yı örnek gösterebiliriz. Çünkü Malta’nın meşhur gece hayatı burada yaşanır. Kuzey Liman Bölgesi’ndeki bu eğlenceli kasaba, barların, restoranların ve kafelerin yoğunlukta olduğu bir bölgedir. Bu sebeple Malta’nın ruhunu yaşamak isteyenler için Sliema harika bir seçenek olacaktır.

Hagar Qim Tapınakları

Tarihteki izlerini düşündüğümüzde Malta, gezmesi oldukça keyifli bir yer. Hem bir ada ülkesi olması hem de köklü bir geçmişe sahip olması, onun merak konusu olması için yetiyor da artıyor bile. İşte size tarihin en eski tapınaklarından bir tanesi olan Hagar Qim Tapınakları’ndan bahsedeceğiz. Burası tarihi gezilerden hoşlananlar için muhteşem bir seçenek. 1992 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınan bu megalitik yapıdaki tapınaklar, Malta Adası’nın güneyinde bulunuyor. Bu tapınakların M.Ö. 3600 yılında yapıldığı düşünülüyor. Türkiye’deki Göbekli Tepe kalıntıları bulunana kadar bu tapınakların dünyanın en eski tapınakları olduğu düşünülüyordu.

Mdina & Rabat

Malta’nın en soylu ailelerinin yaşamış olduğu Mdina, ülkenin eski başkentiydi. Yaklaşık 4 bin yıllık olan bu şehirde genelde sakinlik hâkim. Mdina, Orta Çağ mimarisini görebileceğiniz yapıları ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla son derece etkileyici bir şehir. Buraya gelirseniz St. Pauls Katedrali, Mdina Hendek Bahçesi ve Katedral Müzesi’ni mutlaka gezmelisiniz.